Sayfalar

11 Aralık 2012 Salı

Sessiz Çığlıklar

          Hiç, birini gördüğünüzde; karnınızda kelebekler uçuştu mu? Birinin yüzüne baktığınızda, tüm dertlerinizden kurtuldunuz mu ya da tüm günahlarından arındınız mı? Bir insanın yanındayken " zaman dursun ve ben hep burada kalayım. " dediniz mi kendi kendinize ? Peki hiç durmadan, bir insandan bahsettiniz mi ? Her önünüze gelene " o şöyle , o böyle... " diyerek bıktırdınız mı insanları?



          Aşk'mış bunun adı. Üç harf, tek heceden oluşan; küçük ama yükü ağır bir kelimeymiş. Ne başladığı anlaşılırmış, ne bittiği. Kimine göre de hiç sönmezmiş bu yangın. Küllerin arasında küçüklü, büyüklü alevler kalırmış...




          Üç aşağı beş yukarı buymuş aşk. Tüm bu soruları kendime sorduktan sonra farkettim ki, ben hiç aşık olmamışım. Sadece aşığım sanmışım... Benim var sandığım aşkım bu sorulara olumlu cevaplar veremedi ne yazık ki... Benim dilimde aşk;




          Sırtımda bir sürü bıçak, kalbimde kocaman bir delikle yaşamak demekti. O nun yüzüne bakmaya bile kıyamamaktı. Elimi uzatıp dokunamamak... Yutkuna yutkuna " git " demekti. Bir boşluğa gel demek... İnsanlara anlatmak değildi! Kendime bile anlatamamaktı aşk. Kalbime insan muamelesi yapıp, karşıma alıp avutmaktı aşk ya da ikna etmekti göz yaşlarımı; akmasınlar diye. Bazen bir insan sıfatını rüyamda görüp, kabus görmüş gibi yerimden sıçrayıp uykudan uyanmaktı. Allah'a yalvarmaktı, canımı al diye. Kendime acımaktı... Kısacası benim için aşk, sessiz sessiz çığlık atmaktı...




          İmreniyorum insanlara. Ben neden aşık olamıyorum?

1 yorum:

  1. Belki de karşına aşık olunacak biri çıkmamıştır =) yazı güzel (Y)

    YanıtlaSil